Manevi Görev Verilisi
1982 yılında üstadının işareti ile itikâfa girmiş, Nefsin yedi makamını aşarak Seyri sülûkunu tamamlamıştır. Artık Abdullah Baba (KS) Hazretleri, denizlerin kendisine aktığı bir umman olur.
Yaşadıkları dönemde, insin ve cinnin en hayırlısı ve en şereflisi olan Mürsid-i Kamil zatlar, Hakk’a arz olunduktan sonra yer ehli, gök ehli, bütün alemler bu zatları tanırlar. Onlar için;
Peygamber Efendimiz (s.a.v) söyle buyurmuşlardır:
– Allah bir kulunu sevdiği zaman Cebrail’e (a.s.) ;
– Ben onu seviyorum. Sende sev der.
Cebrail’de o kulu sever. Gök halkı arasında Allah ( c.c ) filan kulu seviyor sizde seviniz diye haber verir. Onlarda onu severler, sonrada yeryüzünde müminlerin kalbine onun sevgisi yerleştirilir .”(R.Salihin C:2/S:327)
Allah’u Teâlâ Hazretleri onlar hürmetine yağmur verir, onların hürmetine zor işler kolay olur. Onların duaları ret olunmaz. Çünkü onlar halkın içinde Hak ile bir olmuşlar, Cenabı Zülcelâl Hazretlerinin zatında değil, sıfatlarında fani olmuşlardır. O zatlar için hiçbir zorluk yoktur. Onlar, yeryüzünde ki seçilmişlerin seçilmişidir. Onlar, Allah-u Teâlâ Hazretleri tarafından hem bu dünya da, hem ahret de müjdelenmişlerdir
İtikâftan çıktıktan sonra, Çorum’a Üstadının yanına Nevşehirlilerle beraber gider ve Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri orada bulunan cemaate;
-“Oğlum Abdullah ile bu fakirin sekline suretine, şeytan giremez, rüyada kendisini görürseniz sahihtir.” der.
Yine 1982 yılında üstadımız Abdullah Baba (KS) Hazretleri bir rüya görür rüyasında;
Büyük bir caminin içerisinde, bütün peygamberlerin, sahabelerin ve piranların ve evliyanın olduğu halde kendisine vaaz etmesi söylenir ve o mübarek topluluğa sohbet etme şerefine nail olur. Bu haleti ruhiye içerisinde uyandıktan sonra ertesi gün üst adinin yanına giderek yaşadığı hadiseyi anlatır. Çorumlu Hacı Mustafa Hz.leri; Maşallah evladım, zaten Bilal Nadiri hazretleri, sana çok teveccüh etmiş, çok sevmiş. Nakib-i Nukaba makamına kadar getirmiş, bundan sonra her yere ders verebilirsin, çavuş, nakip yapabilirsin. Üç tane hilafet yazdım, piranlar mühürledi, ama Rasulullah Efendimiz mühürlemedi. İnşallah ölmeden önce açıklayacağım, bir bayram yapacağız der.
Abdullah Baba (KS) Hazretleri ise;
Aman efendim bir şey istemiyorum, “Ilahi Ente Maksudi ve Rizake Matlubi Ya Hazreti Allah” der.
Çorumlu Haci Mustafa Efendi Hazretleri kısa bir süre sonra Nevşehir’e ziyarete geldiğinde, orada bulunan talebelerine Nevşehir den bir güneş doğacak bütün cihanı aydınlatacak, diye söyler.
Bu arada Abdullah Baba (KS) Hazretleri adım adım maksadına doğru ilerliyor, insanları Hak yola davet ediyordu.
1984 yılı içerisinde mana âleminde kendisinin, Peygamberlerin, piranların, mezhep imamlarının ve büyük bir cemaatin Cuma Namazı kılmak için toplandıklarını müşahede eder ve yine orada kendisine vaaz etmesi telkin edilir ve orada vaaz eder.
Ertesi gün Çorum’a üstadının yanına gider ve rüyasını anlatir.
– “Masaallah! Evladım, sen irşat ile vazifelendirileceksin! Böylece insanlara Hakkı anlatıp onları doğru yola getireceksin” buyurur.
Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri sağlığında emanetleri teslim edecek bir Mürsid-i Kamil yetiştirmenin sevk ve muhabbeti ile Muharrem ayında, 29 Eylül 1984 tarihinde, kendi fakirhanesinde, Abdullah Baba (KS). Hz.’leri ile birlikte Nevşehir den gelen bir grup ihvanın olduğu zikir halakasinda, çok sevdiği Rabbisine kavuşmuştur.
Abdullah Baba (KS) Hz.’leri, üstadının vefatından sonra insanlara vaaz ve nasihatlerde bulunarak her dem Hakk’ın rızasını gözetmiştir. Üstadının vefatından 1 yıl sonra 1985 yılının 20 Şubat’ında bir rüya görür.
Rüyasında;
Rasulullah (SAV), evliyaullah ve 12 Piran hazretlerinin bulunduğu bir mecliste Abdulkadir Geylani Hz.’leri bir beyaz kâğıt uzatır ve;
Bu senin irşat icazetindir, der.
Efendi Hazretleri;
Efendim ben ümmiyim, vazife istemiyorum. Derviş olayım, bana kâfidir der. 3 defa bu teklif kendisine yapılır. Efendi Hazretleri reddeder. O esnada Mevlana (KS) Hazretleri de;
“Evladım, herkes ben şeyh olayım, Mürsid-i Kamil olayım diye ağlayıp sızlanırken, sana teklif edildiği halde, sen reddediyorsun” diye söyler.
Bunun üzerine Abdullah Baba (KS) Hazretleri;
“Bu çok mesuliyetli, veballi bir vazifedir. Ben ümmiyim. Üstelik piranlardan vazife alanların helak olduklarını çok gördük”. Eğer bana Rasulullah (SAV) efendimiz vazife verirse, bende bunu kabul ederim, buyururlar. Böyle söyleyince, Rasulullah (SAV) efendimiz memnun olur ve tebessüm ederek;
Evladım Abdullah, senin istediğin 5 Nisan da verilecek, buyurur.
Nihayet 5 Nisan 1985 mübarek Cuma gecesi Efendi Hazretleri ümmeti Muhammedi irşat ile vazifeye getirildiği günü mana âleminde seyreder.
O gece Çorum da, bütün geçmiş Peygamberler (AS) bir yerde, piranlar bir yerde, mezhep sahipleri bir yerde, velhasıl herkes intizamla yerlerinde toplu bir halde iken Rasulullah (SAV) efendimiz, mübarek parmağındaki mührü önünde duran süslü bir icazete basar. Sarı renkli bir mühür daha alarak aynı kâğıda tekrar basar ve ardından mübarek ağzından şu kelimeler dökülür;
“Bunu mu istiyordun, evladım Abdullah”
İşte bu esnada Efendi Hazretlerinde bir takim haller meydana gelir ve kendisine talebe olacak insanların hepsini gösterirler. Efendi Hazretleri sayısını ancak Allah’ın bildiği, kendisine talebe olacak bu topluluğu görünce;
Ya Rasulallah! Bu insanlara nasıl yetişeyim ve nerede bulayım der.
Rasulullah (SAV) Hazretleri de;
Bazen onlar senin ayağına, bazen de sen onların ayağına gideceksin. Hakkı ve Sabri tavsiye et. Kalpler Allah’ın elindedir, bundan sonra ismin Hadim-ül Fukara dir, evladım, buyururlar.